ZULÜM VE AZGINLIK
 

Değerli kardeşlerim:
Rivayet olunur ki padişahlardan biri bir gün ava çıkar. Av esnasında çok güzel bir bahçeye rastlar. Oraya doğru gider kapıyı çaldığında Kapıyı genç yaşta bir cariye açar. Gelen misafiri gördüğü için ona bir bardak narsuyu ikram etmek için içeri girer ve az sonra elinde bir tas dolusu narsuyu getirir. Padişah Narsuyunu içer ve kendisindeki susuzluk bir anda gider. Nar suyunun lezzetine hayran olan padişah, cariyeye bu içecek için kaç nar sıktığını sorar; cariyede sadece bir tek nar sıktığını söyler. Daha sonra padişah bahçeye doğru gözlerini diker, Oranın manzarasından ve içerisindeki kuşlardan ve çiçeklerin güzelliğinden çok etkilenir ve cariyeye sorar: burası için ne kadar vergi veriyorsunuz? Cariyede soruyu soran kişinin padişah olduğunu bilmeksizin vermiş oldukları vergiyi söyler. padişah içinden buranın vergisinin artırılması gerektiğini düşünür ve bu konuda kafasını meşgul ederken tekrar susadığını farkeder ve cariyeden aynı şekilde bir narsuyu daha getirmesini ister. Aradan biraz zaman sonra cariye elinde bir tas narsuyu olduğu halde ağlayarak gelir. Padişah narsuyunu alır ve içer görürki bu içtiği narsuyu bir öncekinden daha farklı bunun üzerine padişah meseleye anlam veremez ve cariyeye sorar. Cariyede efendim padişahımız halkı üzerindeki niyeti bozuldu ve halkına zulmetmeye karar verdi deyince padişah bunu nasıl anladığını sorar. Cariyede: ben size Narsuyu getirmeye gittiğimde bir kaçtane narı sıktıktan sonra ancak bir bardak narsuyu elde edebildim o nedenle anladım diye cevap verir. Bunun üzerine padişah almış olduğu karardan dönmeye ve vergileri artırmamaya karar verir ve cariyeden tekrar narsuyu ister. Bu sefer cariye yüzü gülerekten geri gelir ve narsuyunu padişaha uzatır. Padişah narsuyunu içtiğinde görürki onun tadı ilk kez içtiği tatla aynıdır. Ve cariye der ki: galiba padişahımız halkına zulmetmekten vazgeçti.
Böylece padişah, yöneticilerin iyi niyetli olmaları dahilinde var olacak bereket ve hayrı kötü niyet beslediklerinde ortadan kaybolan ve bereket ve hayra bir şekilde şahit olmuş olur.
Değerli kardeşlerim:
Rivayet olunurki Hz Musa döneminde kıtlık başgösterir ve yağmur duası için mahiyetindekilerle birlikte şehrin dışına çıkarlar. Hz musa yolda giderken bir karıncanın ayakları üzerinde durarak rabbine şöyle yalvardığını işitir: Ya Rabb ademoğlunun yaptıkları yüzünden  bizleri helak etme.
Evet değerli kardeşlerim:
Bizler yüce Allahın şu ayeti kerimesin kulak vermezmiyiz ki:
“sakın, Allahın zalimlerin yaptılarından habersiz sanma! Ancak Allah onları korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.”
Sanki bu zulüm ve işgence yapanlar Allahın hesabını unutmuşlar ve her milletin ve toplumun bir sonu olduğunu ve o günün gelip çatmasına çok az bir vaktin kaldığını hatırlamamaktadırlar.
“öyleyse onlar hakkında acele etme. Biz onlar için teker teker sayıyoruz.”
Peki nerde şimdi o Allahın yolundan sapanlar. Onlar şu an bir avuç toprak değiller mi? başlarına gelecek olanlardan ötürü korku içerisinde değiller mi? Onlardan nimetler alınmış onlara korku kaplamış ve o günü beklemektedirler.
Değerli kardeşlerim:
Öyleyse tarihte olanlar bizlere birer ders olmalıdır. Allahın hükümlerine boyun eğmeyenler gurur ve kibirde olanlar hayatının her safhasında gurur ve kibirden başka bir şey bilmeyenler şunu bilmelidirlerki; her vakit eriyecek ve gökteki her yıldız elbet birgün sönecektir.
Zulümden uzak durun. Azgınlık yapmayın. Özellikle sayıfları ezmeyin. Zulme karşı koyamayana eziyet zulümdür. Mazlumun Allaha doğru kaldırdığı elden sakının çünkü onunla rabbi arasında örtü yoktur. Efendimiz s.a.v. buyuruyor ki; “Kafirde olsa mazlumun bedduasından sakının, çünkü o bulutlar üstündedir. Allah azze ve cell buyurur ki: izzetim ve yüceliğim üzerine olsun ki daha sonrada olsa seni başaruya ulaştıracağım.”
İbni Kesir tarihten şöyle bir olay nakleder: Harun Reşidin veziri Yahya el Beramki hapiste iken oğullarından biri şöyle der: ey babacığın sen iyiliği ve nimeti teptiğin için mi bu hale geldik. Der ki: oğlum ben zannediyorumki bunun sebebi bir mazlumun bedduasıdır. Biz O duadan gafil olurken Allah gafil olmamıştır.
Değerli kardeşlerim:
Allaha şükürler olsun ki işgence ve eziyetler dönemi geride kaldı. Ancak bu Allahın rahmetinin inmesi için yeterli değildir. Allahın rahmetinin bizlere ulaşması şarttır. Öyleyse: zenginler zekatlarını versin. Dargınlar barışsın, herkes kalbindeki kin ve nefret tohumlarını atsın. Özelliklede açık saçık gezen ve rabbimizin razı olmayacağı bir şekilde dolaşan bayanlarımız kendilerine çeki düzen versinler. Hep birlikte Allaha tevbe edelim. Umulurki onun rahmeti bizlere ulaşır.
“Rabbinizden mağfiret dileyin. Çünkü O çok bağışlayıcıdır.
Öyleki üzerinize bol bol yağmur indirsin.
Mallarınızı ve oğullarınızı çoğaltsın size bahçeler ihsan etsin. Sizin için ırmaklar akıtsın.
Size ne oluyor ki, Allaha büyüklüğü yakıştıramıyorsunuz.
Allahın selamı üzerinize olsun.