DÜNYA’DA BARIŞ VE KARDEŞLİK
Din Adamları Dünya Barış Görüşmeleri Hortum – Sudan 17 Kasım 1991

Bismillahirrahmanirrahim
“Rahman ve Rahim Olan Allahın Adıyla”
 Hamd Alemlerin Rabbı olan Allah’a Salat ve Selam onun Peygamberine âline ve ashabına olsun.
Değerli Cumhurbaşkanı Ahmet Beşir, saygıdeğer misafirler. Öncelikle bu programın hazırlanmasında emeği geçen tüm herkese teşekkür eder, japonya, Afrika, Avrupa, Amerika ve Asyadan gelen muhterem konuklarımıza da katılımlarından dolayı şükranlarımı sunarım.
Hepimiz sevgi ve barışın var olduğu bir dünyayı istemekteyiz. Ancak bu barış ve sevgi insanın rabbi ile olan bağının güçlülüğü ile ortaya çıkacaktır. İslamda cihadın farz olması da barışın gerçekleşip zulmün ve eziyetin ortadan kalkması için olmuştur.
İnsanoğlu şehvetine ve enaniyetine esir olduğu sürece, gökler ötesinden gelen emir ve nehiyleri görmezlikten geldiği sürece, Hasta ve aç olanlara bakmadığı sürece, İlim ve adalete önem göstermediği sürece, İnsanlara sevgi ve muhabbetle yaklaşmadıkça gerçek barışın oluşması mümkün değildir. Ve bu sorumluluk başta alimlerin ve Din adamlarının boynundandır. Bu sorumluluk yöneticilerin gazetecilerin Üniversite hocalarının yayın organlarının sorumluluğundadır. Kendimizi görmezden gelip sorumluluğu başkalarına atmakta doğru olmaz. Hepimiz birer çobanız ve güttüklerimizden sorumluyuz. Semavi dinlerin görevi sadece barışı yaymak değil merhamet tohumlarınıda ekmektir. Tıpkı yüce Allahın Hz Muhammet için söylediği gibi;  “Biz seni ancak Alemlere Rahmet olarak gönderdik.” Ve bir hadislerinde efendimiz buyuruyor ki; “Yaratılanların hepsi Allahın yakınlarıdır. Ve Allahın en sevdiği kulları ise Yakınlarına faydalı olandır.”
Herşeyden önce Dina adamları Allahın ahlakı ile ahlaklanmalı ve barış ve sevgi kapılarını açmalı, ayrılığa ve husumete götürecek yolları kapamalıdırlar. İnsanların cahilliklerinden ve iyi niyetlerinden faydalanıp onların inanç ve akideleriyle oynamamalıdırlar. Bu şekilde onların vatana ve millete ihanet eden birer insan haline gelmelerine sebeb olacaklardır. İnsan hakları İslamda korunmuş ve inanç hürriyeti verilmiştir. Kurani kaidede yüce Allah buyuruyor ki; “Dinde zorlama yoktur.” Bununla birlikte Din adamlarının Şiarı şu Olmalıdır. “Rabbim Maksudum sensin ve isteğim senin rızandır.”
Bunun yanında iş adamları ve zenginler…. mallarını ve servetlerini zenginlerin ve kimsesizlerin üstünden çoğaltıp halkı borç batağına sürüklemesinler. Eğer ortada gasp varsa barış yoktur, eğer ortada açgözlülük hakimse barış yoktur. Eğer ortada fakir ve yoksulları düşünme yoksa barış da yoktur. Eğer ortada zalim ve mazlum varsa barış yoktur. Efendimiz s.a.v. karnını tıka basa doldurup fakiri düşünmeyenin imanı kemale ermemiştir derken şu hadisi ne kadar manidar olmuştur. “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir.”
Devlet ve siyaset adamlarına gelince… Onlar halklarıyla yumuşaklık ve güzellikle muamelede bulunmalıdırlar. Halklarına en güzel hayatı sunmalıdırlar. Hz. Ömer r.a. ne güzel demiştir. “Anaların hür olarak doğurduğunu siz nasıl köleleştirirsiniz.”
Ve Efendimiz s.a.v ne güzel buyurmuşlar. “ İnsanlardan iki sınıf vardır ki onlar doğru olduklarında insanlar doğru olur; onlar fesatta olduklarında insanlar doğru yoldan ayrılır. Alimler ve Hükümdarlar"
Yayın organı sahiplerine gelince…. Sevgi ve barışın takipçisi olmalıdırlar. Taraf olmaksızın hep doğrunun yanında olmalıdırlar. Ve Efendimizin şu sözünü kendilerine şiar edinmelidirler. “Kendisi için istediğini mümin kardeşi için istemedikçe gerçek mümin olamazsınız” Ve yine buyuruyor ki; “Hikmet Müminin kayıp malıdır. Onu nerde bulursa alır”
Allahın selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun!