ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ ve CİHAT
 Röportaj Ortadoğu Haber Ajansı Muhabiri Kahire – Mısır 12/1/1997

 Bismillahirahmanirrahim
“Rahman ve Rahim Olan Allahın Adıyla”
 Soru: Şiddet konusu günümüz dünyasında en çok konuşulan konuların başında gelmektedir. Bu durumda semavi dinlerin ve İslamın şiddete karşı tutumu nedir?
Cevap: Şiddet kelimesi günümüz dünyasında en fazla kullanılan kelimlerden biri olmuştur. İslam dini genel olarak kibarlığa, iyi muameleye ve adaletli olmaya çağırır. Yüce Allah buyuruyor ki; “Sen kötülüğü en güzel bir tutumla sal.” Yani Kötülüğü kötülükle savma. Öyleysa kötülüğü ne ile savacağız; güzel bir tutumla. Efendimiz s.a.v herşeye karşı yumuşak olmamızı bizden istemiştir. Bindiğimiz bineğe karşı naziklik, Buyuruyorlar ki “Bineklerinizin sırtını kürsü yapmayın.” Peki bu nedemektir? Yani sizden biriniz bindiği hayvanın sırtında vaaz vermesin çünkü hayvan, sırtında yük olduğu halde durursa bu ona çok ağır gelir. Hayvan sırtında vaaz veren birini gördüğünde Efendimiz ona Yere in ve orda konuş hayvanın sırtında vaaz verme demiştir. Yani hayvanlara eziyet edilmesini yasaklamıştır. Velevki bu hayvan zararlı dahi olsa. “Eğer bir hayvanı öldürürseniz en uygun şekilde öldürün, bir hayvanı boğazlarsanız en uygun şekilde boğazlayın.” Buyurmuşlardır. Cennetin insaflı ve ve insanlar eziyet vermeyenlere ait olduğunu İslam işaret etmiştir. “Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. Kim bağışlar ve bağışı sağlarsa onun mükafatı Allaha aittir.” “Kim sabreder ve affederse şüphesiz bu hareketi yapılmaya değer işlerdendir.”
Hz Ebu Bekir r.a. Üsame b. Zeyt komutasında ki İslam ordusunu Rum diyarına gönderirken şöyle vasiyet etmiştir. “ihanet etmeyin, aşırıya kaçmayın, çocukları, yaşlıları ve kadınları öldürmeyin, meyve veren ağacı kesmeyin, eğer Kiliseye sığınan bir kavme rastlarsanız onlara dokunmayın…”
Ancak İslam bazı durumlar için şöyle diyor: “Kim size saldırırsa sizde ona misilleme saldırın.” Bunun sebebi; hayatta bazen vahşileşmiş insanlar zalim ve ceberut kişilerle karşılaşılıyor bu durumda onlara karşılık vermek elzem hale geliyor. Kısasa kısas babından. ancak affetmek herzaman daha yücedir. “Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. Kim bağışlar ve bağışı sağlarsa onun mükafatı Allaha aittir.” Ayeti kerimede kötülük kelimesine karşılık, kötülük ifadesi kullanılmıştır. Ancak İslam devleti yapılan bir kötülüğü cezalandırmak isterse bu kötülük değil bilakis iyilik olur. Çünkü bu hareket toplumun barış ve refah içerisinde yaşamsı için gereklidir. “Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki suç işlemekten sakınırsınız.” Ve yine buyuruyor ki; Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. Kim bağışlar ve bağışı sağlarsa onun mükafatı Allaha aittir.”
Öyleyse kötülüğe kötülükle cevap vermek caizdir. Tıpkı Hz Musaya gelen tevratta belirtildiği gibi, Kur’anı Kerim de; “Tevratta onlara şöyle yazdık: cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş.”  Ancak Hz Mesih ise şöyle diyor: “Kim Senin sağ yanağına vurursa sende ona sol yanağını göster” Acaba bugün Amerika ve İngiltere Hz Mesihin bu dediğini uyguluyor mu?!
İsrail’i Filistin’e taşıyan İngilteredir. Binlerce Filistinliyi yerlerinden eden yine onlardır. Birleşmiş Milletlerden yüzlerce karar çıkarıp tekrar geri dönmelerini isteyen de yine onlardır. Bu sadece kağıt üzerinde yapılan bir oyundan öte geçmemekdir. Ancak uygulama safhası; yasak! Alınan bu kararların bir çoğunun üstünden kırkyıla yakın bir süre geçti… Kararlar İsrailin aleyhine olduğu için. Yasak….!!
Soru: Şiddetin ölçüsü nedir? Meşru şiddet veya meşru olmayan şiddet diye bir ayrım yapabilir miyiz?
Cevap: Şiddet; güvende ve emniyette olanlara yapılan bir baskıdır. Zalime ve Diktatöre karşı yapılan Şiddet değildir. Çünkü zalimle savaş ancak şiddetle olur.
Meşru olan şiddet vardır ki bu zalim ve azgın olanlara karşı uygulanır, Meşru olmayan şiddet vardır ki masum, günahsız ve azgın olmayanlara yapılır.
Soru: Meşru Şiddet veya bir başka deyişle özgürlük mücadelesi denilen ve bugün Filistinde, Güney Lübnanda, Colan tepelerinde Siyonizme karşı yapılan bağımsızlık ve İstiklâl hareketi için görüşünüz nedir?
Cevap: Aslında Şiddet; Zalimlerin zulüm yapmasından Siyonizm ve Amerika gibi İslam düşmanlarının yüzünden çıkmaktadır.
Küçük yaşlarda iken hep zihinlerimizde Amerikanın düşmanlık yapmayacağına dair zanlarımız vardı. Amerikayı Hep masum zanneder halka zulüm etmez diye düşünürdük. Ancak şimdi görüyoruz ki Asıl düşmanlığı yapan israili gerek maddi gerekse manevi anlamda doyuran Amerikadır. Her türlü Kararların alınmasına senatoya olan etkisinden, silah ve ekonomik yardımların yapılmasına kadar hep Amerika vardır. Bu gün Amerika Hristiyan olduğunu söylüyor Ancak Hz Mesihin dediğinin tam tersini yapıyorlar. “Kim Senin sağ yanağına vurursa sende ona sol yanağını göster” Aslında biz amerikanın sağ yanağına vurmadık ki –şayet vurmuş olsak dahi- O bize sol yanağını da uzatması gerekir. Fakat bu Amerika bugün bizim hem sağ hem sol yanağımızdan vurduğu gibi başımıza da çekiç indirmektedir. Daha sonra kalkıp bizden ahlak sahibi olmamamızı! İstiyor ve acılarımızı haykırdığımız zaman burada Şiddet var deyip kendini savunuyor.
Şiddete giden sebebleri çok iyi etüt etmemiz gerekir. Eğer yapılan şiddet meşru değilse mazlumun hakkını araması ve kendini müdafa etmesi gerekmektedir.
Kurt koyuna saldırırken ona şiddetle mi yaklaşıyor yoksa uysallıkla mı? peki bu durumda biz o kurda karşı nasıl tavır almalıyız. Hoş geldin Kurt kardeş mi demeliyiz.!!
Soru: Şiddetten kurtulmanın Yolu var mıdır?
Cevap: Şiddetle mücade etmeden önce onun çıkış yollarını onu meydana getiren sebebleri en iyi şekilde tetkik etmeliyiz.
Şiddet herzaman düşmandan ve zalimlerden gelir. Eğer ortada bir zalim ve mazlum varsa, ve Mazlumun yardımcısı yoksa o zaman O mazlum tıpkı zayıf bir hayvan gibi tüm gücünü ortaya koymaya çalışacaktır.
Yakın bir dostumdan şöyle bir hikaye dinlemiştim: Adamın biri Kediyi odaya kapatarak onu öldürmeye karar verir. Bu arada kedi kaçmak için tüm yolları dener ancak ölümden başka bir kurtuluş olmadığını anlayınca masanın üstüne çıkar ve adamın kendine yaklaşmasını bekler, adam gelip tam sopayı kedinin kafasına indirecekken kedi birden adamın boğazına saldırır ve bir kurtuluş ümidi olarak adamla boğusmaya karar verir. Artık tek çaresi şiddete başvurmaktır. Şayet adam kapıda biraz aralık bırakmış olsaydı kedi bu şiddete başvurmayacak bir şekilde o odadan kaçmaya çalışacaktı. Hayatın kanunu budur ki yaşamak için akla ve mantığa sığmayacak yollar denenebilir ta ki kurtuluş olana dek.
Acaba bugün Birleşmiş milletler Filistinlilere hiç acıdılar mı? Şayet bu gün Birleşmiş Milletler istemiş olsun başta Afganistanda ki harp olmak üzere somali ve daha birçok yerdeki şiddet olaylarını durdurabilir.
O zaman ortaya şöyle bir sonuç çıkıyor. Birleşmiş Milletler ve Güvenlik konseyi, Güçlüleri korumak için vardır. Şayet bugün İsraile karşı aleyhde bir karar çıkmış olsa dahi Beş kişilik ülke temsilcisi veto etme hakkını ellerinde bulunduruyor
Eşitlik bu mudur! Demokrasi bu mudur! Adalet bu mudur? İnsan hakları bu mudur? Şayet Uluslararası mahkeme kararları tıpa tıp uygulanmazsa barış ve selamet yalan birer sözcük olmaktan öte geçmeyecektir. İnsanların içinde bulundukları hal devam edecek savaşlar sürecek bizler ancak Allahın kanunlarına dönünceye dek bu hal üzre kalınacaktır.
Acaba Peygamberimizin bina ettiği toplumdan daha mükemmel bir toplum yeryüzüne gelmiş midir. O diyordu ki; “Muhammedin kızı Fatıma dahi hırsızlık yapmış olsa eli kesilecektir.” İnsanları çağırarak şöyle diyordu: “Kimin ırzına namusuna malına ve saçına zarar vermişsem, İşte muhammedin malı ırzı ve canı burdadır hakkını alsın!” İşte böyle olunursa barış gerçekleşir. Eğer zulumler arka arkaya devam ederse o zaman zayıfların buna cevabı ne olacaktır? Tıpkı o kedi gibi… Aklı olmayan fakat yaşam mücadelesi veren bir hayvan gibi elinden geleni ardına koymayacaktır…….
Kişinin, vatanını, malını ve namusunu koruması meşru olan bir haktır. Bu hakkı koruması vaciptir. Bu hakkı korumaya Şiddet demek elbetteki yanlış olur…
Yüce Allahtan niyaz ederimki güçlülere Allah iman nasip etsin. Çünkü zulmün ve şiddetin başlıca sebeblerinden biride Allaha iman etmemiş olmaktır. Batının dine karşı zaafiyeti Kiliselerin Dini aslına uygun Yani gökten indiği şekilde sunmamalarından kaynaklanmaktadır. Yağmur gökten indiğinde herşeye hayat verir. Şayet o yağmur insanların pislikleri ile karışırsa sağlık yerine hastalık şifa yerine ölüm getirir.
Şiddeti ancak adalet ve mazlumun zaferi kaldırabilir. Zalimin zulmüne devam etmesi düşmanın şiddete devam etmesi ancak insan haklarını çiğnemek ve Halka işgence etmektir.
Bugün batı şiddetten şikayetçidir. Aslında boş yere birçok masumun kanına girilmekte ve bu onları hiç ilgilendirmemektedir. Ancak onlar Kedi misali ye’se düşmekteler ve bu ye’s onları tehlikede oldukları korkusunu vermektedir.
1947 den bu yana televiyonlardan Filistinde olanları izlemekteyiz. Zulüm, işgence ve ölüm devam etmektedir. Acaba bugün Filistinlilerin durumu O kediden farksız mıdır? Yapacak birşeyi kalmayan o masum halkın can havliyle karşısındakine saldırması şiddet midir.?
Soru: Konu ile iligili söylemek istediğiniz son bir sözünüz var mı?
Cevap: Bu gün süper devletler Allahtan korkmazlarsa akibetleri çok kötü olacaktır. İşte Rusya, o büyük gücü ve ihtişamından geriye bir hiç kaldı. Gün gelecek Amerika zulmüne ve Mukaddes beldediki Allahın kullarına olan zulmüne devam ettiği sürece belkide Rusyanın akibetinden daha kötü bir akibete uğrayacaktır.
Amerika nekadar güçlü olursa olsun Allahtan daha güçlü olamayacaktır. Yetimlerin ve mazlumların Ahları bir gün onlara ve onların dostlarına ulaşacak ve onlara kurtuluş olmayacaktır. “Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilmez.”  Bilecelerdir ki; “Haksızlık edenler, hangi dönüşe döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.”
Aids; Nedir bu hastalık; görülemeyen bir hücre değilmidir. O tek başın bir mikroptan öte birşey değildir. Atom bombası gücü olmayan, uçaksavar gibi füzeleri bulunmayan ancak milyonları öldürebilen bir güç……
Rabbimden duam odur ki İnsanoğlunu Allahın kanunlarına döndürsün. İnsanı gerçek hüviyetine kavuşturan Allahın ilmiyle ilimlensin. Ancak bu şekilde şiddetten ve benzerlerinden kurtulabiliriz.
Allahın selamı üzerinize olsun.